Alanya, Akdeniz'de Anadolu yarimadasinin Antalya Körfezi'nin dogu kiyisinda antik çagdan kalma bir kenttir. Ancak kent merkezine yakin Kadiini Magarasi'nda 1957 yilinda yapilan arastirmalar, Alanya'da ilk yerlesimin 20 bin yil öncesinde Üst Paleolitik döneme kadar uzandigi gösterir. Alanya'nin ilk kez ne zaman ve kimler tarafindan kuruldugu henüz bilinmemektedir. Alanya'nin bir kent olarak tarih sahnesine çikisi antik çagda olur. Alanya, antik çagda Pamfilya ve Kilikya sinirinda yer alir ve bazen Pamfilya bazen de Kilikya kenti sayilir.
Herodot, Pamfilya ile Kilikya arasindaki bölgedeki insanlarinin Truva Savasi dönüsü Anadolu'ya dagilmis olanlarin soyundan geldigini yazar. Alanya'nin tarihte bilinen ilk adi “Coracesium”dur. Coracesium adindan ilk söz eden Isa'dan Önce 4. yüzyil cografyacisi Skylaks'tir. Bu dönemde bölge Perslerin istilasi altindadir. Daha sonra Akdeniz'deki korsanlarin önemli bir merkezi olan kent, Roma donanmasina direnecek kadar güçlenir ve Isa'dan Öce 2. yüzyilda Akdeniz'de korku salan korsan Dryphon'un üssü olur. Isa'dan Önce 139 yilinda Suriye bölgesindeki Selefki Krali VII. Anitochus kenti ele geçirirse de Coracesium bir süre daha korsanlarin barinagi olmayi sürdürür. Isa'dan Önce 65 yilinda Romali komutan Magnus Pompeius'un düzenledigi büyük bir deniz seferiyle kent Roma'ya baglanir... Roma'nin çöküsünden sonra Bizans dönemini yasayan kentin adi gemicilerin verdigi “güzel dag” anlaminda Kalonoros olur.
Kent, 7. yüzyilda Arap akinlarina, surlarini güçlendirerek direnir. Haçli Ordusu'nun 1204 yilinda Istanbul'u ele geçirerek Bizans'in yerine Latin Imparatorlugu'nu kurmasi üzerine Anadolu'daki otorite boslugundan yararlanan derebeylerinden Kyr Vart Kalonoros'ta yönetimi ele geçirir. 1221 yilinda Selçuklu Sultani Alaaddin Keykubat, bir süre kusattigi kente Kyr Vart'in savasmadan teslim olmasiyla girer. Alaaddin Keykubat, Kry Vart'in kiziyla evlenir, kenti yeni bastan insa ettirir ve Selçuklu devletine kislik baskent yapar.
Alaaddin, kente kendi adindan Alaiye adini verir. Alaaddin Keykubat'in kurdugu ve görkemli anit yapilariyla günümüze dek ayakta duran tarihi kent dokusu ile Alanya bugün Birlesmis Milletler bilim, kültür ve sanat örgütü UNESCO'nun Dünya Kültür Mirasi Kent adayi statüsüne alinmistir. En parlak dönemini Sultan Alaaddin Keykubat'la yasayan Alaiye, 1300'de Selçuklu Devleti'nin yikilmasiyla merkezi Konya olan Karamanogullari Beyligi'nin yönetimine girer. 1427 yilinda Karamanogullari, Alaiye'yi 5 bin altin karsiliginda Misir'daki Memluk Sultanligi'na baglar.
Alaiye 1471'de Fatih Sultan Mehmet'in komutanlarindan Gedik Ahmet Pasa tarafindan Osmanli devletine topraklarina katilir. Osmanli yönetimi 1571'de Alanya'yi, Kibris eyaletine baglar, 1864'te Konya vilayetinin sancagi yapar ve 1868'de bu kez Antalya sancagina baglayarak 1871 yilinda Antalya'nin ilçesi yapar.
Kent, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün önerisiyle 1933 yilinda Alanya adini alir. Alanya 20. yüzyilin ilk yarisinda narenciye ve muz üretimine dayali bir tarim kentiyken 1950'li yillarda Damlatas Magarasi'nin sifali havasi nedeniyle sagliga dayali iç turizm hareketini baslatir. Kentin tarihi geçmisi ve dogal güzellikleri ile turizm hareketi büyük bir hizla geliserek uluslararasi boyut kazanir. Alanya bugün 100 bini asan turistik yatagi ile Akdeniz'in en büyük turizm merkezlerinden biridir. Alanya'yi basta Akdeniz olmak üzere dünyanin öteki turizm bölgelerinden ayiran en belirgin özelligi, kent merkezinin her türlü hizmetin ve ürünün bulundugu büyük bir tatil köyüne dönüsmüs olmasidir. |